Günlerimi özetlemek, ileride yapmak istediğim bir proje, her gün neler yaşadığımı, neler öğrendiğimi paylaşmak istiyorum. Hem deneyimlerimden siz yararlanın diye hem de ben bir gün geriye dönüp baktığımda neler yaşadığımı neler öğrendiğimi göreyim diye. Bu aralar beta sürüm olarak ara sıra yazacağım, ne zaman başlayacağım konusunda bir bilgi yok.
Sabah 7,25 gibi kalktım, biliyorum biraz geç ama dünün yorgunluğu vardı üzerimde. 8.30'da evden çıktım ve Kipa'da ekibimin iki üyesiyle beraber gezindik (ekibimi sonra açıklayacağım) Patetesli pohaça aldık, Korupark kapalı olduğundan çay içebileceğimiz bir yer olmadığı için (ki aslında varmış sonradan farkettik) Kipa'nın içindeki bir yerde meyve suyu ile patatesli pohaçalarımızı yedik. Ama aslında meyve suyu ve pohaçaların parası ödenmemişti, yani kasadan geçmemişti. Çıkarken patatesli pohaçaların boş torbasını ve boş meyve suyu kutularını kasadan geçirirken kasiyer bize garip garip baktı.
Sonra oradan çıkıp Starbucks'a gittik, sabah olmasına karşın bi haylik kalabalıktı, sonradan öğrendim ki Korupark personelinin çoğu Starbucks'tan kahve içip gidiyormuş. Neyse Starbucks'ta oturup sohbet ederken ekibimizin son üyeside geldi ve iş konuşmaya başladık, Starbucks'taki müziğin sesi benim konuşma sesimi bastırdığı için kısmalarını istedik ve kıstılar. Güzel bir sohbetten sonra kendime Cafe Latte aldım ama short yani en küçük bardakta, yoksa bitiremiyorum. Başladım barista ile sohbete (barista kahve hazırlayan kişi) sıradışı deneyimlerinden tut, Starbucks'ı sevip sevmemesine kadar bir çok konudan konuştuk ve güzel şeyler öğrendim. Mesela gençler Starbucks'a geliyorlarmış, akşama kadar oturuyorlarmış bir tane bile kahve içmiyorlarmış, Starbucks ilkeleri gereği buna karışmaz, Starbucks, biz sizin üçüncü adresiniziz, der ve kahve içsenizde içmesenizde orada oturabilirsiniz.
Neyse Starbucks'tan çıktık, Mudanya'ya doğru yol aldık. Bugün hava durumunda rüzgarı 12 km/sn. gösteriyordu ve deniz durgundu ama benim canım tekneyle açılmak istemiyordu bugün. Limandaki dostumuza gittik yine uzun bir sohbet ve güzel bir dolma yemeğinden sonra denize girdik ve döndük uzun uzun ekibimle iş konuşmaları yaptık. Belli ki bu aralar yoğun çalışmalara gireceğim.
Misafiri olduğumuz eski toprak Akif abinin en sevdiğim yönü (bu arada bayağı dolu bir insandır) hep benzetmelerle konuşması; Evlere şenlik, Hacı hacıyı mekkede, derviş dervişi tekkede, it iti çöplükte bulur, Acemi ile sohbet tarifle ressamlığa benzer, nokta atışı (sonra aklıma geldikçe daha yazacağım)
İş sohbetlerimiz devam etti ve 18.00 gibi geri döndük. Bulvar üzerinde aşırı sıcakta eve doğru yürürken Bulvardaki cafeleri inceledim yine (boş duramam ki) Hep neden iş yapmıyor diye merak ettiğim bir yer vardı, adı Coffee Cub... Sonradan öğrendim neden iş yapmadığını, bir arkadaşım gitmiş ve filtre demleme usulu bir kahve istemiş, onlar başka kahve getirmiş. Ben bunu istemedim demiş, onlarda abi bizde sadece bu var demiş. Yahu sen adına Coffee Cub diyeceksin ve filtre kahve yapmayacaksın, bu nasıl iş!
Sonra eve geldim, yemek yedim, bu yazıyı yazdım. 1 saat sonra arkadaşım gelecek ve benim yarına hazırlamam gereken şeyler var.
Vay be bayağı uzun oldu.
Neyse hepinizin günü harika geçsin,
Bakalım bir gün sürekli günlük yazacakmıyım ?!
bu yazı 19.50'de yazıldı.