Cevap: Güzel, o zaman hemen yeni bir deneyim yaratalım. Bu da inancın 4. Kaynağıdır. Hayal.
4. Kaynak: Hayal
Bilimsel Gerçek: Bir masaya baktığınızda da, bir masayı hayal ettiğinizde de beynin aynı bölgeleri uyarılıyor.
Bu ne demek, yani beyin gördüğü ile hayal kurduğu arasındaki farkı bilmiyor. Biz hayatımızdaki bütün bilgileri nasıl alıyoruz? beş duyumuzla... İnançlarımız nasıl oluşuyor? Yaşadıklarımızla... İşte bu maddenin önemi burada açığa çıkıyor, madem beyin gördüğü ile hayal ettiği arasında bir fark görmüyor o zaman bir şeyi sürekli hayal edersek beyin bunu gerçek olarak algılayacaktır.
Görmemizi sağlayan şeyin gözlerimiz değil de beynimizin arka tarafındaki görme merkezi olduğunu biliyor musunuz? Yakın bir arkadaşım vardır, kendisinin gözleri görmüyor ama gözleri %100 sağlıklı, sorun beyindeki görme merkezinde...
Peki beynin içine hiç bir şekilde ışığın giremeyeceğini biliyor musunuz? Yani görmemizi sağlayan şey karanlık bir kutunun içinde... Gözlerimiz olmadan da görebilir miyiz? Rüya görüyoruz ya, ordaki her şeyde gerçek değil mi? 1 sene önce internnette Bronnikov diye birisiyle, bir metot bulmuş ve bu metotla insanların gözleri bağlıyken görmesini sağlıyor. İncelemek istiyorsanız http://www.bronnikovmethod.com
Bütün bunları niçin anlattım. Hayal kurmanın gerçekten bir farkı olmadığnı anlamanız için. Bir şeyi yüzlerce ve binlerce kez yaptığınızı hayal ederseniz o artık sizin gerçekliğiniz olur.
Şimdi sizle Bannister'ın hikayesini inceleyelim.
Roger Bannister, bunu başardıktan sonraki hafta altı kişi daha bunu başardı. Aynı yıl içinde otuz yedi kişi, bir sonraki yılda ise üç yüz atlet, bir mil mesafeyi dört dakikanın altında koşmayı başardı. Hatta aynı mesafeyi 3 dakika 43 saniyede koşanlar da oldu. Peki, ne yapmıştı Roger Bannister de bunu başarmıştı? Ya da diğer atletler bunu başarmak için neden Roger Bannister’i beklemişlerdi?S
Roger Bannister, antrenmanlarda çok ciddi hazırlandı. Fiziksel olarak yapılması gerekenleri yaptı. Yeterli kas gücünü elde etti. Ama bütün bunlardan daha önemlisi, Roger başarıya beyninde hazırlandı. Koşuya başlamadan önce, defalarca zihninde bir millik mesafeyi dört dakikanın altında koştu. Bunu yapabileceğine kendisini inandırdı. Yarış zamanı geldiğinde, kasları buna zaten hazırdı. Roger bu başarıya imza attığında, bütün atletlerin beyninde şu yankılandı: “Demek ki oluyormuş”. Bütün insanlar gibi diğer atletlerin de zihnindeki, “olmaz, yapılamaz, koşulamaz, imkânsız” türündeki zincirler kırılmıştı. Zincirler kırıldıktan sonra yeni rekorlar kırılmaya başlandı.
Bannister inançla ilgili incelediğimiz kaynakların hiç birine sahip değildi. Daha önce bunu kimse başaramamıştı. Onun inancını destekleyecek hiç bir şey yoktu, tabi hayal gücü hariç. O hayal gücünü kullandı, binlerce kez başardı ve artık o onun gerçekliği oldu.
Ve işin en çarpıcı, en komik yanıysa, o koştuktan sonra 2 yıl içinde 300 atlet daha koşmuştu. Bu atletler daha önce neredeydi. Tabi ki buradaydılar ama inançları yoktu. Bannister'ın koştuğunu görünce inandılar ve koştular.
İşte inanç böyle, işte inancın gücü bu.
Yarında inancın üstünde neden bu kadar durduğumuzu bir diyagramla anlatacağım.
(İnançlar 6 yazısına bakın)